Veganlığın yaygınlaşması, veganlık hakkında birçok yanlış anlaşılmayı beraberinde getirdi. Akla gelen bazı soru işaretleri anlaşılabilir kaygılarken, bazıları ise hatalı yönlendirmeler nedeniyle oluşuyor. Bu sayfada en merak edilen soru ve düşüncelere dair detaylı bilgiler bulunuyor.
Veganizm hakkında siz de birçok farklı tanım okumuş olabilirsiniz. Kişisel yorum/hatalı yönlendirme içeren bilgiler sadece kafa karışıklığı yaratıyor.
Veganların uzun yıllardır referans aldığı, dünya çapında kabul görmüş bir tanım halihazırda zaten var. Vegan sözcüğü, Vegan Topluluğu tarafından 1944 yılında türetildi. Veganlığın tanımı ise şöyle:
Hayvanların gıda, giyim ya da başka amaçlar uğruna maruz kaldıkları sömürü ve zulmün her türlüsünden, uygulanabilir olan en mümkün mertebede kaçınan ve ek olarak insanların, hayvanların ve çevrenin yararına, hayvan kullanımını içermeyen alternatiflerin geliştirilmesi ve kullanımını destekleyen bir felsefe ve yaşam biçimi. Beslenme konusunda, tamamen veya kısmi olarak hayvanlardan elde edilen ürünlerin reddedilmesi anlamına gelir.
Detaylar: Veganlık nedir? ? ve Veganizmin Tarihi
Evet. İnek, dana, koyun, kuzu, keçi, kedi, köpek, tavuk ve balık gibi hayvanların hepsi birer hissedebilir canlılar. Bilince sahipler, çevrelerinde olan biteni anlıyor ve acı çekebiliyorlar. Aynı evimizde ve sokakta severek beslediğimiz kedi ve köpekler gibi? ? ? ?
Tüm hayvanlar bir tehlike sezdiklerinde canlarını kurtarmak için kaçmaya çalışır, kötü koşullarda yaşadıklarında zarar görür ve acı çeker, eziyet gördüklerinde ve öldürülürken canları yanar.
Tüm hayvanlar gibi, Türkiye’deki hayvanlar da hissedebilir canlılar. Genelde yurtdışı kaynaklı belgeseller izleyenler, her nedense Türkiye’deki durumun “öyle olmadığı” gibi bir düşünceye girebiliyor. Yabancı belgesellerde tanık olunan rahatsız edici görüntülerin çoğunluğu “acısız” denilen, elektroşok gibi yöntemlerin uygulandığı “hayvan refahı” yasaları olan ülkelerden geliyor. Oysa görüldüğü gibi durum hiç de öyle değil.
Ama zaten bu sözde “acısız” yöntemler, Türkiye’de çeşitli dini çekinceler ve “helal kesim” pratikleri nedeniyle uygulanmıyor. Hayvanların boğazı kesilerek can vermeleri bekleniyor. Türkiye’de hayvancılık sektöründe her gün gerçekleşen uygulamalar hakkında bazı bilgiler için: Hayvan kesimi nasıl yapılıyor? ?
Hayvan endüstrisinde hayvanların tek acı çektikleri an, yalnızca öldürülme anları da değil.
Hayvancılık endüstrisindeki sorun, sadece hayvanların “öldürülmesi” değil, bu endüstride yaşam boyu birer ürün olarak görülmeleri. Hayvanlar doğdukları andan itibaren yaşam haklarının ellerinden alındığı bir ortamdalar. Çiftlik koşulları, ‘üretme’ şekilleri, yavru-anne ilişkileri, beslenme ve kamyon kasalarında taşınma süreçlerinde maruz kaldıkları, onlara yalnızca olumsuzluklarla dolu, istemedikleri bir hayat sunuyor. Ayrıca sıkça sakat kalıyor, kronik hastalıklarla acı çekiyorlar. Günlük uygulamalar, reklamlarda görülen mutlu hayat tablolarından epey uzak.
İnsanlığın talebini karşılayacak sayıda hayvanın “kabul edilebilir” diye iddia edilen şartlarda yaşamaları fiziksel açıdan zaten olanaklı olmazdı. Hayvanlar insanlara hizmet etmek üzere kullanılmak için var olan canlılar değil. Tüm hayvanlar, aynı evcil hayvanlar gibi, duygu ve hislere sahip, kişilikleri olan canlılar.
Her gün milyonlarca hayvanın yaşadıklarına karşı bir şeyler yapmak için hayvanseverlik en güzel sebep. Çiftlik hayvanlarını tanıdıkça, onların evcil hayvanlardan hiçbir farkı olmadığını anlamak çok kolay.
Hayvanları severken, yalnızca kişisel olarak hoşumuza giden bazı hayvan türlerinin maruz bırakıldığı kötü muameleye karşı tepki vererek değil, türcü davranmayıp, birbirinden farkı olmayan tüm hayvanlar için harekete geçebiliriz. Veganlığı yaygınlaştırmaya çalışarak hayvanlara olan saygı veya sevgimizi pratiğe dökebiliriz.
İnsanlar olarak büyük bir çoğunluğumuz, tercih fırsatımız olduğunda acı çektirmemeyi, sevgi ve şefkati seçiyoruz denebilir. Örneğin çevremizde evcil hayvanlardan çok hoşlanmayan biri varsa bile, onların en küçük bir zarar ve zulüm görmesinden rahatsız olabiliyor.
Hayvansal ürünler sektöründeki firmalar ise, pazarlama ve reklam stratejileri ile bizi yaşananları düşünmekten uzaklaştırıyor. Hayvanların ne yaşadıklarına tanık oluyoruz, ne de bu sektörlere birebir bir katkımız olduğunu sanıyoruz.
Oysa marketlerden aldığımız, restoranlarda sipariş ettiğimiz her hayvansal ürün, bizim adımıza hayvanları sömürmeleri, hissedebilen canlıları ticari ürün olarak kullanmaları için bu sektörden bir istekte bulunmamız anlamına geliyor. Kendimiz yapıyor gibi görünmesek de, her hayvansal ürün talebimiz hayvanlara yönelik bu davranışlara birebir ortak olmamız anlamına geliyor ? ? ? ?
Türcülük, hayvanlara türlerinden ötürü ayrım yapmak ve insan türünün üstünlüğüne dayanarak hayvanları sömürmek anlamına geliyor.
Dünya tarihinde, ırkçılık, bazı ırkları daha değersiz görmek, cinsiyetçilik, kadınları ikinci sınıf görmek gibi pratikler, utanç verici olsalar da uzun süreler boyunca gayet kabul edilebilir bulundu. Türcülük de günümüzde görmezden gelinmeye devam eden bir bakış açısı. Hayvanların her biri, birbirinden çok da farkı olmayan, hissedebilir canlılar.
Örneğin, bir kişi “köpek eti festivali”ne tepki verip, en az köpekler kadar zeki ve hissedebilir bazı hayvanların canını aynı değerde görmeyerek onlara uygulanan zulümü destekliyorsa, bu türcü bir davranış olur. Bir köpeğe sokak köpeği olduğu için ya da cinsinden ötürü kötü davranmak, veya köpeğin cinsiyetinden ötürü ona eziyet etmek makul görülmezken, türünden ötürü bazı hayvanlara kötü muameleyi kabul edilebilir bulmak türcülüğün sonuçlarından biri.
Süt sektörünün bize epey başarılı şekilde unutturduğu önemli bir bağlantıyı hatırlamak gerek: İnsanlar ve diğer tüm memeliler gibi, inekler de süt vermek için doğum yapmak zorunda. Ürettikleri süt de, diğer anneler gibi, kendi yavrularını beslemek için var. Zorla hamile bırakılan inekler doğum yapar yapmaz yavrularını ellerinden alıyoruz, böylece yavruları beslemek amacıyla üretilen sütü biz insanlar tüketebiliyoruz. İnekler normalde 20 yıl kadar yaşam süresine sahip. Fakat süt çiftliklerinde sürekli olarak süt üretmeye zorlanan ineklerin ortalama ömrü beş yıla ulaşmıyor. Detaylı bilgi: İnek sütü nasıl üretiliyor? ?
İnekler sütü, yeni doğan yavrularını emzirmek için üretiyor. Zorla hamile bırakıp, ardından yavrularını elinden aldığımız ineklerin bize kalan sütünü sağarak onlara bir iyilik yaptığımızı düşünmemiz mantıksız olurdu.
Doğal yapılarını bozduğumuz inekler aşırı oranlarda süt üretmeleri nedeniyle epey acı çekiyor ve mastitis gibi çeşitli eziyetli hastalıklar geçiriyorlar. Sütleri sağılmayan ineklerin sıkıntı çekmemesi için bir şeyler yapmak isteyenler, onları zorla hamile bırakan, sonra da sütünü emecek yavrularını elinden alan süt sektörüne destek vermeyerek ilk adımı atabilir. İlgili bir yazı ??.
Ayrıca ineklerin doğan buzağıları eğer dişiyse, anneleri gibi “süt makinesi” varsayılma kaderini paylaşıyorlar. Erkek buzağılar ise süt sektörü için bir değer arzetmediği (ve sığır eti olacaklardan farklı cins oldukları) için, dana eti olmak üzere ayrılıyor. Birkaç hafta içinde kesilecek olan bu yavruların etlerini narin tutmak amacıyla, hareketi kısıtlanıyor. Kısaca dana eti, bizzat süt sektörünün bir yan ürünü. Detaylı bilgi: Süt sektöründe inek yavruları ?
Birer kuluçka makinesi olarak gördüğümüz milyonlarca tavuk, fabrikalarda ve kafeslerde kısa hayatları boyunca bizlerin keyfi için eziyet görüyor. Oysa tavuklar da diğer hayvanlar gibi hissedebilir, hayattan keyif alabilir ya da acı çekebilir canlılar.?
Serbest dolaşan tavuk sektörü, küçük kafeslerde hareketsiz halde hapsedilmiş tavukçuluğa bir alternatif olarak oluşturuldu. Fakat bu maalesef bir pazarlama stratejisinden başka bir şey değil. Aklımıza özgürce dolaşan tavuklar gelmemeli. Yine çoğunlukla kapalı alanlarda kalabalık koşullarda hareket kabiliyetleri sınırlı kalan, dolaşabilecekleri açık alanın çok kısıtlı olduğu bir yöntem.
Bunun yanında, serbest dolaşan veya organik, adı ne olursa olsun, yumurtacılık sektöründe değişmeyen bazı diğer uygulamalar var. Bunlardan biri, sektörün işine yaramamaları nedeniyle erkek civcivlerin doğar doğmaz poşetlerde boğulma yöntemiyle öldürülmesi. Türkiye’deki standart hakkında detaylı bilgi için: Yumurta sektöründe erkek civcivler ?
İyi niyetlerle akla gelen bahçede tavuk besleyip yumurtasını kullanma fikrinin arkasında sıkıntılı durumlar yatıyor. En içten sevgiyle bakıp beslemek için alacağımız tavuklar, kuluçka tavuğu üreticilerine destek sağlayan ve acımasız koşullarda yaşayacak olan fabrika tavuklarıyla aynı sistemin bir parçası.
Bu, üreticilerin pratiklerine katkıda bulunmayı sağlıyor. Hayvanların bize hizmet etmek üzere var olan canlılar olduğu fikrini yeniden üretiyor. Yumurtaya ve bu tavuklara olan talebimiz, her yıl milyonlarca civcivin öldürülmesi sorumluluğuna bizi ortak ediyor. Bunların “etik” bir şekilde parçası olmak mümkün değil. Detaylar için: Bahçemizde beslediğimiz tavukların yumurtaları ?
Zaten dikkat edenler, oltaya takılan balıklar da can çekişiyor, fiziksel acı çekiyor ve nefessiz kalıyor olduğunu görebilir. Örneğin bu, hobi balıkçılığında suya geri bırakılanların bile çoğu zaman ölmelerine neden oluyor. Dr. Murat Kınıkoğlu’nun ilgili bir yazısı: Balıklar acı çeker mi?
? ? ? ? Bitkilerin beyinleri, sinir sistemleri, sinir uçları yok. Bilinçli ve hissedebilen canlıların acıyı hissedebilmelerine neden olan hiçbir algıya veya sinirsel sisteme, bitkiler sahip değil. İlgili bir yazı.
Çevrenizde bitkilerin acı çektiği konusunda kişisel bir inanca sahip olup, bunun görmezden gelinmesinden rahatsız olan birisi mi var?
Tarıma elverişli toprakların çok büyük çoğunluğunu kullanan hayvansal tarımcılık, bitkisel biyoçeşitliliği ve yeşil alanları geri dönülmez biçimde tahrip ediyor. Canlı hayvan yetiştiriciliği için milyarca bitki hayvanlara yediriliyor. Bu hayvanları yemek üzere öldürmek, çok daha fazla bitkinin ‘katledilmesine’ yol açıyor.
Bitkiler için kaygılananlar, hayvansal ürünler yerine doğrudan bitkileri tüketerek çok daha az sayıda bitkinin zarar görmesini sağlayabilir. Aynı zamanda çevre katliamına karşı da yararlı bir adım atmış olur: Hayvancılığın Çevresel Etkileri♻
Soya üretiminin çevreye zararları, hayvancılık sektöründe yem olarak kullanılan soya proteini üretiminden geliyor. Soyanın yüzde 85’i, hayvancılık sektörü için üretiliyor. Geri kalan %15’in de çoğunluğu soya yemi sektörünün yan ürünleri olarak, işlenmiş gıdalarda kullanılan yağ, lesitin, proteinden oluşuyor. Yalnızca çok küçük bir kısım veganların tükettiği soya ürünleri için kullanılıyor. Soya üretiminin çevreye zararlarından endişe edenler için, hayvansal ürünleri tüketmemek en önemli adım. Diğer detaylar için ilgili bir haber: GDO, Hayvan Yemleri ve Soya ??
İlginç şehir efsanelerinin sonu yok 🙂 Soyanın erkeklerdeki hormon seviyelerini etkilediğine dair bir bulgu yok. Soya fasülyeleri fitoöstrojen ailesinden olan izoflavon içerir. İzoflavonlar vücutta östrojenlerle aynı reseptörlere bağlandıkları için soya ürünleri hakkında zamanla genel bir yanılgı oluşmuş. Fakat özet olarak izoflavonlar östrojen ile aynı şey değil ve östrojen ile aynı etkilere sahip de değil.
Ayrıca, soyanın erkeklerde östrojen-vari etkileri olup olmadığını araştıran 2010 yılında yapılan akademik bir çalışma şu sonuca ulaşmış: “Veriler ne soya ürünlerinin ne de besin takviyesi olarak izoflavon alımının erkeklerde biyolojik olan varolan hormon ölçümlerine bir etkisi olmadığına işaret ediyor”.
Veganlıkla ilgili tek çekincesi soya ürünleri olanlar için, halihazırda soya içermeyen muadil vegan gıdaları kolaylıkla bulabilir. Soya, zengin vegan seçenekler içeren Türkiye mutfağında önde gelen bir yere sahip de değil – tabii GDO’lu soya ile beslenmeleri serbest olan hayvanlardan elde edilen ürünler hariç.
Türkiye’de insan gıdası olarak genetiği değiştirilmiş organizmalı (GDO) ürün üretimi veya ithalatı yasak. Fakat GDO’lu ürünlere, hayvan yemi olarak kullanılması için bir yasak söz konusu değil.
GDO’lu ürünler konusunda herhangi bir endişesi olanlara, GDO’lu yemlerin yasal olarak yaygınca kullanıldığı havyancılık sektörü ürünlerini tüketmemelerini tavsiye edebilirsiniz. Türkiye’deki vegan alternatif olarak sunulan soya ürünleri ise çoğunlukla yerli ve organik soya fasulyeleriyle gerçekleştiriliyor. Ayrıca zaten Türkiye’deki vegan alternatiflerin çoğunluğu hiç soya içermiyor. Diğer detaylar için: Veganlar ve Soya/GDO??
Köpek dişlerimizin hayvanları fabrikalara kapatıp, bıçaklarla boğazlarını kesip, makinelerle parçalayıp, pişirip sosladıktan sonra çatal bıçakla yememiz sürecinde herhangi bir doğal görevi günümüzde yok gibi. Etçil-otçul tartışması da, veganlığın asıl odağı değil. Detaylar için: Vegan Beslenme
? Bu kirli endüstriye ortak olmaya devam etmek için “doğamız böyle” argümanı epey yersiz. Örneğin doğamızda elektronik aletler yok, ama bunları günümüzün getirdiği olanaklar nedeniyle kullanıyoruz. İnsanlar olarak, doğamız gereği yetkin düşünme kapasitemiz ve vicdanımız var. Buna göre etik çizgiler belirlemek, doğamıza en uygun davranış. Detaylar: Vegan beslenme ve sağlık ?
Hayvanlar için gerçekten bir şeyler yapmak isteyip de, sadece ıssız adaya düşmekten korkanlar için bir öneri: Orasını ıssız adaya düşünce düşünüverin. Diğer yandan, bu gündelik hayatta pek rastlanan bir problem değil. Böyle bir durumda hayatta kalma yöntemlerini araştırmak isteyenlerin karşısına çıkan ilk bilgi, nasıl temiz su kaynağı bulunacağı olur.
Adadaki vahşi hayvanları silahsız yakalamak zor olabilir. Köpek dişlerimizin onları öldürmeye yeteceği de şüpheli. Aranızdan biri yanında sürekli silah mı taşıyor? O zaman bir dahakine powerbankini de evde bırakmamasını rica edin, böylece telefonuyla daha kolay acil yardım çağırabilirsiniz ? ? Bu arada muz, mango, hindistan cevizi gibi meyveler bu tarz ıssız adalarda bolca bulunan besin değeri yüksek besinler.
Çevrenizde aksini iddia edenler varsa, itirazlarını, hakemli dergilerde yayınlanan uzman akademik çalışmaları eşliğinde iletmeleri için onları bu kuruluşlara yönlendirebilirsiniz.
Yabancı bir ülkede “Çocuklarının velayeti ‘vegan’ ebeveynin elinden alındı” tarzı bir iki makale medyaya yansıdı. Bilinçsiz ebeveynler, yalnızca, bilinçsiz ebeveynlerdir. Çocuklarının velayeti bakımsızlık nedeniyle elinden alınan, et-yiyen sayısız ebeveyn haber olmazken, son bir-iki yılda toplamda bir iki kez gerçekleşen ve veganlıkla doğrudan alakalı olmayan bu haberler epey yazılıp çizildi. Üstelik hatalı ve saptırılmış bilgilere dayanan bu haberlerde, “vegan” diye adlandırılanın kim olduğu da şüpheli. Mesela bir örnek, yalnızca meyvelerle beslenen bir aileydi. Endüstrinin yaratmak istediği algı adına, dezenformatif haberler kolay fırsatlar olabiliyor.
İddiaya yanıt olarak: Hayır değil. Birleşik Krallık Ulusal Sağlık Hizmeti’nin (NHS) vegan ebeveynlik makalesi, Yeliz Utku’nun vegan hamilelik yazıları, diyetisyen Kevser Başkara’nın çocuk büyütme röportajı vegan çocuk yetiştirmek isteyenlere epey yol gösterici olacaktır. En küçük bir sağlık problemi çekmeden yetişen sayısız vegan çocuğu görmek – anaakım medya ilgi çekici bulmasa da – hiç zor değil. Fikir alışverişi için bazı facebook grupları ve instagram hesapları, vegan ebeveynlerin blogları önerilebilir. Detaylar için şu yazılara göz atın: Vegan Bebek ve Çocuk Büyütme? ve Veganlar ve Hamilelik?
Küçük bir detay olarak, düzgün planlanmış vegan beslenmenin, hamilelik, emzirme, bebeklik ve çocukluk dahil hayatın her dönemine uygun olduğunu belirten bazı kuruluşlar şunlar: Britanya Ulusal Sağlık Hizmetleri (NHS), Amerikan Tarım Bakanlığı, Avustralya Ulusal Sağlık ve Medikal Araştırmalar Konseyi, Kanada Diyetisyenleri, Amerikan Beslenme ve Diyetetik Akademisi, Britanya Beslenme Vakfı, Avustralya Diyetisyenler Derneği, Mayo Clinic. Bu arada hayvansal ürünlerin zararlarına dair çeşitli çalışmalar olmakla birlikte, veganların gayet sağlıklı, hatta çoğu zaman daha sağlıklı olduğuna dair çalışmalar da var.
Sadece patates kızartması yemeyi planlayanlar, sıkıntılı bir tercih yapıyor olabilir. Dikkatli beslenen bir vegan için herhangi bir sağlık problemi söz konusu değil.
Her gün yeterli kaloriyi alarak beslenenler protein eksikliği zaten pek çekmiyor. Günümüz dünyasında protein eksikliği ancak açlık bölgelerinde görülüyor. Spor, diyet gibi amaçlarla ortalama oranlardan daha yüksek protein ile beslenmek isteyenler için, yüksek proteinli sebzeler ve bakliyat ürünleri en pratik çözümler.
Bu konuda vegan sporcuları, atletleri, bodybuilding ve fitnessçıları takip etmek, bunun ne kadar kolay olduğuna dair epey ilham verici. Detaylı bilgi: Vegan Vücut Geliştirme ?️♀️
Doğal ortamları bozulan çiftlik hayvanları da, B12 takviyesiyle yemlenebiliyor. Veganlar ise bu vitamini doğrudan kendileri alıyor. B12 eksikliğine karşı detaylar için: B12 nasıl alınır? ?
Günümüzdeki tüm olanak ve alternatiflere rağmen, yaşanan akıldışı hayvan sömürüsünden rahatsız olanlar için, bu birey ve grupların öznel yorumları kendi etiğimizi belirlerken karşı bir sebep oluşturmamalı. (Her ne kadar objektif bilgiler vermeyi amaçlasa da, buna veganlik.org da dahil. Bu sitede gözden kaçmış, rahatsız edici bir öznel yorum olduğunu düşünüyorsanız, lütfen iletişim bölümünden yazın)
Veganlık hakkında bilgi için: Veganlık nedir? ?
Paylaşan kişinin amacı muhtemelen kendi kişisel bir çıkarı değil, hayvanların günümüzde yaşadıklarını duyurmaktır. Seslerini hiçbir yerde duyamadığımız (ama hayvan fabrika yakınlarına gitsek aslında can çekişmelerini kolayca duyabileceğimiz) hayvanların yaşadıklarına karşı bir farkındalık yaratma, hayvanların sesi olma çabası gibi. Sizi rahatsız eden insanların üslubu ise, bir önceki soruya göz atabilirsiniz.
Su kullanımı, atık oranları, dünyadaki tarım arazileri, balık yatakları, nesli tükenen türler, ormanlar ve iklim değişikliği hayvansal tarımcılık sektörü tarafından çok yüksek oranlarda etkileniyor.
Hayvansal tarım günümüzde, nesli tükenen canlılar, ölü okyanus bölgeleri, su kirliliği ve doğal yaşam alanlarının yok edilmesinin en büyük sebebi. Detaylar için: Hayvancılığın Çevresel Etkileri♻
Üstteki ok tuşlarıyla veya ekranı sağa/sola kaydırarak tüm soruları görebilirsiniz
Veganlık hakkında akla gelen birçok soruya dair yanıtlar bulabileceğiniz kısa bir belgesel izlemek isterseniz, Bağlantıyı Kurmak [Making the Connection], kolayca izlenebilecek yarım saatlik bir film.

Ayrıca şunlara göz atabilirsiniz:
Vegan Filmler ? – Ücretsiz izleyebileceğiniz harika film ve belgeseller
Vegan Kitaplar ? – Hayvan hakları ve veganizm üstüne kitaplar önerileri
Son güncelleme: 5 Aralık 2018 ? veganlik.org